14 Aralık 2011 Çarşamba

KILAVUZ "YANGIN SÖNDÜRME" SİSTEMLERİ

 
ÖNCELİKLE "TEDBİR BİZDEN..."
Kılavuz Yangın  ve güvenlik 1980 yılından itibaren Yangın ve Güvenlik Sektöründe;yeniliklere açık yapısı ve yaygın servis ağı ile tüm beklentilere cevap veren, karşılıklı güven ve dürüst çalışma ilkeleriyle hareket eden, kaliteyi sürekli ve uygun fiyatla sunan, çalışma hayatı ve toplumun ahlaki kurallarına önem veren bir firmadır.
Yangın ve Güvenlik konusundaki çalışmalarımız Bakanlar kurulunun Resmi Gazetede 26 Temmuz 2002 Sayı:24827 Binaların yangından Korunması Hakkında Yönetmenlik Hükümlerine göre ve Sanayi Ticaret Bakanlığının  23.11.1988 Tarih ve 23536 Sayılı Resmi gazetede yayınlanan tebliğine ve TSE -ISO 9001-CE standartlarına uygundur. 
21. yüzyılın evrensel ticaret hayatında bir numara olabilmek için, tüm müşterilerimizin istek ve ihtiyaçlarını karşılayacak ürünler, hizmetler ve pazar stratejileri sunmaya devam edeceğiz.
Kılavuz Yangın ve Güvenlik firması olarak müşteri memnuniyeti ana gayemiz olup deneyimli ve uzman kadromuzla ihtiyaç duyulan tüm projelerde ve yangın ve güvenlik gibi birbirini tamamlayan konularda hizmet vermekte ve çözüm üretmektedir.Geniş hizmet ağımızla sorunlarınıza karşı en uygun çözümleri sunmaktan mutluluk duyacağız. Saygılarımızla...

  • FALİYET ALANLARIMIZ :
    - Portatif Yangın Söndürme Cihazları
    - Yangın Dolapları
    - Yangın Hidrantları
    - İtfaiye Malzemeleri
    - Yangın Söndürme Sistemleri
    - Sprinkler Söndürme Sistemleri
    - Gazlı Söndürme Sistemleri
    - Elektronik Yangın Algılama Sistemleri
    - İş Güvenliği ve İşçi Sağlığı
    - Arama Kurtarma Ekipmanları
    - CCTV Kamera ve Görüntüleme Sistemleri
    - Bariyer ve Turnike Sistemleri
    - Aktif Paratoner Sistemleri  ve Kurulumu
    - Sertifikalı Yangın Eğitimleri
    - Temel Düzey Yangın Eğitimi
     




9 Aralık 2011 Cuma

kaz'ım,





K A Z’ I M

Ben dünyada garip kaz’ım,
Gelen yoldu,giden yoldu.
Hiç dinmiyor sürer sızım,
Gelen yoldu,giden yoldu.

Kimse görmez gördüğümü,
Yanıp yanıp söndüğümü,
Tende kalan tek tüyümü,
Gelen yoldu,giden yoldu.

Karozan’ım halim yaman,
Geliverdi ahir zaman,
Dost elinden aman aman!
Gelen yoldu,giden yoldu.

İsmail KARA (Karozan)
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.

12 Kasım 2011 Cumartesi

Atatürk ve Türkiye,

O YILGIN DEĞİL, ÇILGINDI
İsmail KARA
Mustafa Kemal Atatürk, "Millî Mücadele" yi başlatırken, ülkenin şartları çok kötüydü. 
Halk perişan bir haldeydi.
O'na ;
"Ordu yok" dediler,
"Kurulur" dedi.
"Para yok" dediler,
"Bulunur" dedi.
"Düşman çok" dediler,
"Yenilir" dedi.
O, o zamanki şartlara göre yılgın değil, çılgındı.
Sonucu biliyorsunuz.
 *
Bugün ülkemiz, yine büyük bir kuşatma altındadır.
Hiç bir kimse yılmasın, yılgınlık ilk raunt da yenilgi demektir.
 *
Eğer tutarsan gözlerinin yaşını,
Bayrak gibi göklere
Dikersen başını,
Sürüngenler yiyemez senin          
Toprağını, taşını...
Leş kargaları semalarında uçamaz,
Senin iman gücün karşısında
Hiçbir deliğe kaçamaz.
Yeter ki yılma!
Moral yıkma savaşlarına
Esir olma!
Ey Türk!
Sen daima büyüksün!
Hep büyük kalacaksın.
Bu savaşın sonunda da
Kazanan yine sen,
Sen olacaksın!

T Ü R K İ Y E’ M

 










İsmail KARA 
Seni seviyorum Türkiye’m!
Sen gönlümde nur,
Alnımda gurur,
Beynimde huzursun!..

Seni seviyorum Türkiye’m!
Sen içimde nar,
Sen eşsiz bir yar,
Ruhumda baharsın!..
 
Seni seviyorum Türkiye’m!
Sen başımda taç,
Derdime ilâç,
Sevgiye muhtaç,
Sevgiye açsın!..

28 Mayıs 2011 Cumartesi

şiir

KAROZAN, İsmail KARA
UNUTULMAK!.....

Unutulmak eğer kaderde varsa;

Kendi kaderime lânet ederim.

Azrail kapıda, can yolda olsa,

Seni anarım, bir nefesim kalsa

Ve sonra canım emanet ederim.

13 Mayıs 2011 Cuma

video + makale "vatandaş ne istiyor"

Vatandaş ne istiyor?
 
Ülkeyi, devleti yöneten, yönetmeye istekli olanların; (eğer umurlarındaysa) vatandaşın ne istediğini iyi irdelemeleri, doğru bilmeleri ve yeri geldiğinde de buna cevap vermeye ö z e n göstermeleri gerekir.
Devlete yıllardır baba gözüyle bakan vatandaş ne istiyor? Beklentileri nelerdir?
1. Devlete, baba gözüyle baktığı devlete güvenmek, hangi devlet kapısına gitse kendine iyi, doğru davranılacağını bilmek istiyor.
2. Gerçek bir adalet istiyor. Mahkemelerden en adil kararların, uzun süre beklemelerden uzak, en seri şekilde çıkmasını istiyor.
3. Yalnız yaşadığı yörede değil, tüm yurtta güven ve huzur içinde yaşamak istiyor.
4. Tepelerden kavga değil; barışçıl, huzurlu, saygın ve etik davranışlar bekliyor. Devlet kurumları ve siyasi iktidarlar arasında sürtüşme yaratılmasını da istemiyor.
5. Kendinin güven duyacağı, her tür kirden uzak iktidarlar istiyor.Yalanla, dolanla, binbir olmadık vaatle oyalanmak istemiyor.
6. Gerçek bağlamda ülkesini, vatanı ve bayrağı seven, kişisel ve partisel çıkarları uğruna devletin ve milletin varlıklarını, değerlerini hiçe saymayacak, daima hak ve hukuku gözetecek siyaset adamları, bürokratlar, ve sair yöneticiler istiyor.
7. Tam demokratik bir biçimde, kendini idare edecekleri, parti liderlerinin değil; kendisi seçmek istiyor.
8 Alın teriyle kazanmak ve geçimini sürdürmek, dilenci durumuna düşürülmemek ve konulmamak istiyor.
9. Maaşlarda ve ücretlerde adil bir denge; gelir dağılımında adil bir paylaşım ve düzeni istiyor.
10. Gerek sanayide ve gerekse tarımsal alanda üretmek, üretiminin ve emeğinin değerinigörmek istiyor.
11. Başta borçlardan kaynaklanan, dışa bağımlılıktan kurtulmak istiyor.
12. Yer altı ve yer üstü kaynaklarımızın kendi ulusal işletmelerimizce değerlendirilmesini ve ulusal üretimin desteklenmesini istiyor.
13. Yabancıların ülkemizde yapacakları yatırımlara kota konulmasını, ülkemizin geleceği için çok büyük önem arz eden iş ve üretim alanlarını yabancı yatırımcılardan uzak tutulması için gayret istiyor.
14. Özelleştirme yapılırken, yine geleceğimiz için çok önemli varlıkların satışında, yerli sermayeye önem verilmesini istiyor.
15. Ulusal ekonomimize güç kazandırmak için en etkin tedbirlerin alınmasını istiyor.
Burada en önemli konuları ele almak istedik. Elbette daha eklemeler yapabiliriz. İşin özü;
Vatandaş her şeyden önce,
DEVLETİNE,
DEVLETİ YÖNETENLERE,
SİYASÎ İKTİDARA
Güvenmek istiyor.
İsmail KARA

7 Mayıs 2011 Cumartesi

EN YAYGIN UYUŞTURUCU; SİGARA


     En yaygın uyuşturucu, hiç şüphe yok ki sigaradır. Çoğu gençler özenti ile başlıyor ama, ilk başta onun zararlarını düşünmüyor, düşünemiyorlar.
     Yıllardır basında yayınlanan yazılarımla, yaptığım radyo programlarımda ve bazı TV programlarında sigarayı çok anlattım.
     Bir çok verilere göre Türkiye sigara tüketiminde dünyanın 4.sırasında yer alıyor. Oysa ki, ülkelerin çoğu sigaraya karşı büuük ölçüde savaş başlatmışlardır. Son yıllardaki bir kısım girişimler, ülkemizi de buna dahil etmiştir. Neden sigaraya karşı savaş açılıyor?
Çünkü, sigaranın insana hiç bir yararı yoktur. Aksine pek çok zararı vardır.
     İnsan vücudunda en az 25 çeşit rahatsızlığa, hasara sebep olan sigaranın dumanında uzmanlarca 4 bin çeşit zararlı maddenin bulunduğunu belirtmişlerdir.
     - Sigara kanı pıhtılaştırmakta, normal akışkanlığını kaybettirmektedir. Hal böyle olunca da kanın normal dolaşımı güçleşir ve ağırlaşır. Tansiyon yükselir. Organlarda yıpranma ve yorgunluk artar.
     - Kalbin yükü de ağırlaştığı için zamanından önce yorgun düşmekle arızalar başlar.
     - Pıhtılaşan kanın damarlarda bıraktığı tortu çoğalır. Damarlar sertleşir ve tıkanmalar başlar. Özellikle kalbe daha uzak olan ayak parmakları, bacaklar, eller ve kollardaki damarlar öncelikle tıkandığından; söz konusu organların kesilmesine kadar giden acı sonuçlar yaşanabilir.
     - Böbreklerin çalışması eski hızını kaybeder. Kanda bulunan üre, ürik-asit ve diğer zararlı maddeler vaktinde atılamadığı için organizmalar rahatsızlığa ve tahribe uğrar.
     - Çok ince damarlarla donatılmış insan beyninin çalışması zorlaşır, beyinde de hasarlar, tıkanma ve tümörler oluşabilir.
     - Gözler iyi görme özelliğini yitirir. Göz tümörleri, katarakt gibi rahatsızlıklar meydana gelir. Almanya'da yapılan bir araştırmaya göre sigara içenlerde renk körlüğünün içmeyenlere göre ileri boyutlarda olduğu tespit edilmiştir.
     - Sigara tiryakilerinin yarısı kanserden, dörtte biri kalp ile solunum yetmezliğinden ve enfarktüsten öldüğü gözlemlenmiştir.
     * Beyin tümörlerinin % 99'u,
     * Beyin kanamalarının % 85'i,
     * Akciğer kanserlerinin % 90'ı,
     * Gırtlak kanserlerinin % 99'u,
     * Genç ve orta yaşlarda kalp rahatsızlığına dayalı ölümlerin % 80'i,
     * Kol ve bacak kesilmelerinin % 90'ı sigara kaynaklıdır.
     Son olarak ünlü bir bilim adamının şu sözünü hatırlatmak istiyorum; "İnsan sağlığını tehdit eden sigaradan, eli silâhlı düşmandan kaçıyormuşçasına uzak kalalım".
     Tüm dostlara sigaradan uzak, sağlıklı günler diliyorum.

AH ŞU MEVSİMLER

Beni bu mevsimler deli ediyor,
Bir sıcak, bir soğuk ah şu mevsimler.
Aklımdan çok şeyler gelip geçiyor,
Bir sıcak, bir soğuk ah şu mevsimler.


Günler, aylar, yıllar; zor bir geçit var,
Öyle bir geçit ki, tüneller hep dar,
Yanarım, donarım, kimse olmaz yar,
Bir sıcak, bir soğuk ah şu mevsimler.

Çabalar dururum, tere batarım,
Kavrulup da duman duman tüterim,
Bu geçitlerde ben ömür satarım,
Bir sıcak, bir soğuk ah şu mevsimler.

Bilirim, sonunda kapanır yollar,
Tutmaz olur bir gün bacaklar, kollar,
Ve taşır tabutum buz gibi eller,
Bir sıcak, bir soğuk ah şu mevsimler.

İsmail KARA (Kasım 2000)








29 Nisan 2011 Cuma

YAZAR MIYDI?

Âşık Yunus çekti cefa,
Süremedi bir gün sefa,
Neden sonra gördü vefa,
İçinde bir köz olmasa,
Tarihe ad kazar mıydı?

Âşık Veysel olmuş âma,
Çiçek, takmış o çocuğa,
Sazı vermiş kucağına,
Yüreğinde göz olmasa,
Öyle derin sezer miydi?

Köroğlu da çıkmış dağa,
Gümbür gümbür yağa yağa,
Koca beye tutmuş kafa,
İçindeki öz olmasa,
Dağdan dağa gezer miydi?

Sultan Abdal yazmış kaz'a,
Döktürmüş hep kışa yaza,
Çok da çile çekmiş keza,
Onca bildik söz olmasa,
Bunca şiir düzer miydi?

Özenip de ona buna,
Çala kalem her kâğıda,
Karozan suya sabuna,
Sıkılacak yüz olmasa,
Hep rastgele yazar mıydı?

26 Nisan 2011 Salı

SAYDILAR BİZİ

Ses çıkarmadık, hep sustuk,
Sürüye saydılar bizi...
Görevimizi pek astık,
Ölüye saydılar bizi...

Az verdiler, razı olduk,
Ne bulursak onu aldık,
Bir deri bir kemik kaldık,
Deriye saydılar bizi...

Bile bile yanlış yaptık,
İstemeden yoldan saptık,
Bu yüzden biz hapı yuttuk,
Beriye saydılar bizi...

Hak aradık, hukuk dedik,
Sağdan soldan çimdik yedik,
Ve sabırla bekledik,
Geriye saydılar bizi...

Şaşkınız, ne hâle geldik?
Neler umduk, neler bulduk,
Dünyada yaşarken öldük,
Diriye saydılar bizi...

ÇİLE GİRDABI

Sıkışıp kaldım burada,
Her yana duvar örmüşler.
Düşmanlar ermiş murada,
Beni yokluğa germişler.

Genç yaşta ağarmış saçım,
Hayatta sevgiye aç'ım,
Yaşamaktır bütün suçum,
Hesabım çoktan görmüşler.

N'eylesem uğraşım boşa,
Kafamı vurmuşum taşa,
Elindeyse mutlu yaşa,
Önüme diken sermişler.

Başıma çok dertler indi,
Ruhuma hüzünler sindi,
Dünyada makûmum şimdi,
Hakkımda karar vermişler.

Çaresizim ta ezelden,
Bir girdaba düşmüşüm ben,
Çekeceğim istemeden,
Defterim baştan dürmüşler.

22 Nisan 2011 Cuma

SEVGİLİ DİLBER

Beni benden eden güzelim dilber,
Biricik gözleri elâ sevdiğim!
Onlara dedim ki bana bir haber,
Bakışları verdi ele sevdiğim!

Gözler doğru söyler bunu bilelim,
Aşkın bahçesine biz de girelim,
El ele verelim, candan sevelim,
Aşkımız gitmesin yele sevdiğim!

Görünce bir alev kattın kanıma,
Aşktan yoksun idim, yetti canıma,
Irak ırak durma gel de yanıma,
Kolların boynuma dola sevdiğim!

İpek saçların ki, mis gibi kokar,
Yüzün aya benzer, kalbimi yakar,
O elâ gözlerin hep bana bakar,
Aydınlık getirir yola sevdiğim!

Bakmaya doyamam hiç gözlerine,
Ben ki inanmışım aşk zaferine,
Karozan'ı koyma sen el yerine,
Birlikte mutluluk ola sevdiğim!

KADER BANA DÜŞMAN MISIN?

Hayat boyu yordun beni,
Kader bana düşman mısın?
Yerden yere vurdun beni,
Kader bana düşman mısın?

Bir gün olsun gülmez yüzüm,
Yaşla dolar iki gözüm,
Yaralanmış benim özüm,
Kader bana düşman mısın?

Eller güler, ben ağlarım,
Gazel döker tüm bağlarım,
Şu gönlümü zor eğlerim,
Kader bana düşman mısın?

Ne kötülük ettim sana?
Acımadın sen hiç bana,
Yaşıyorum yana yana,
Kader bana düşman mısın?

Karozan'ın çeker çile,
Ettiklerin gelmez dile,
Ömür geçer ah vah ile,
Kader bana düşman mısın?

21 Nisan 2011 Perşembe

D Ö R T L Ü K L E R

EŞKİYA

Eşkiyalara eskiden
Dağlar, dereler meskendi.
Yararlanıp değişimden,
Her biri şehire indi.
*
ELOĞLU

Güvenme eloğluna,
Bilemezsin ne hindir.
Kendini cin sanırsın,
Eloğlu senden cindir.
*
BÜYÜK LOKMA

Adam büyük lokma yer,
Büyük büyük de söyler.
Mide onun, dil onun,
Siz karışmayın beyler!
*
CİĞER

Adam dediğinde ciğer olmalı,
Ciğeri de iyi para etmeli...
Ciğeri beş para etmez adamla,
Hiçbir zaman yola gitmemeli...
*
SUYUN RENGİ

Günden güne suyun rengi
Başladı da bulanmaya,
Hatta dönerken çamura,
Gözlerimiz kördü sanki,
Aldırmadık her olana...
*
HATAMIZ

Düşünmedik arkamızı,
Yürüyüp gittik duyarsız.
Göremedik hatamızı,
Gidişimiz hep ayarsız.
*
KEFENLE GİDİLİR

Parası olan gerinir, gerinir,
Güç, kuvvet kendindedir, öyle bilir.
Dünyayı da o yaratmıştır, haşa (!)
Düşünmez ki, bir kefenle gidilir.

AĞLAYACAK GİBİYİM

Sen bakma gülüşüme,
Ben aslında deliyim.
Aşkınla hep karşında
Ağlayacak gibiyim.

Şimdi akacak yaşım,
Ağrımakta şu döşüm,
İnsanım sanma taşım,
Ağlayacak gibiyim.

Tutmam çok zor kendimi,
Hele adın dendi mi?..
Taşıracak bendimi,
Ağlayacak gibiyim.

Gibisi biraz fazla,
Coşacağım ben hızla,
Şimdi yüksek avazla,
Ağlayacak gibiyim.

20 Nisan 2011 Çarşamba

GÜZEL BİR SÖZ

BİLİM VE SANAT

Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir.
Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve
özgür olurlar. Uçamayanlar ise tavuk olur.
"Tavuk toplum", önüne atılan bir avuç yemi
gagalarken; arkadan yumurtalarının alındığının
farkında bile olmaz.

Charles Darwin

K A R A N L I K

Haramiler sarmış cirit atıyor,
Ortalık toz-duman, yollar karanlık.
Kimlere sarılsam beni satıyor,
Dostluklar yalanmış, kollar karanlık.

İtibar zamane düştü paraya,
O bir karakedi, girdi araya,
Namusu, vicdanı dizdi sıraya,
Arzuhal sulanmış, pullar karanlık.

Çoğumuz ederiz günden şikâyet,
Çenemiz yorulmuş bundan nihayet,
Herkesin yaptığı binbir siyaset,
Düzene dolanmış, haller karanlık.

Kimisi keyifle kendinden geçer,
Önünde viskisi havyarla içer,
Kimi dans ederek havada uçar,
Beyinler bulanmış, diller karanlık.

Garibin cebinde arsızın eli,
Bir gün şapka düşer, görünür keli,
Haksızlık, sömürü ediyor deli,
O kaz gibi yolan, eller karanlık.

Karozan diyor ki, bu gün de coştum,
Hep yokluk içinde, yılmadan koştum,
Hayatın dağları aşılmaz dostum,
Bizi zora salan, kullar karanlık.

SEVDA ATEŞİ

Yüreğimizi
Aşk ateşiyle büyüttük.
Sevgi değirmeninde
Sevda unları öğüttük.

Sevdik, sevdik yılmadık,
Yılgınlık nedir, bilmedik,
Üzüldük, üzüldük gülmedik,
Erittik kendimizi...

Dost değil, düşmanla kucaklaştık,
İnsanı bastık bağrımıza,
Sevgiler saçtık, kini dağıttık,
Sevgiye açtık kalbimizi.

YETER

Beni sevme istersen,
Sevdiğimi bil yeter.
Şöyle bakıp geçerken,
Hafifçe bir gül yeter.

Sana sevgimi anla,
Ruhumda damla damla,
Bir sıcacık selâmla,
Selâmımı al yeter.

Bana gelme istersen,
Uzaktan geçerken,
Beni yolda görürsen,
Salladığın el yeter.

Sevgime karşı durma,
Sakın kalbimi kırma,
Beni amansız vurma,
Aşk bağımda kal yeter.

Asıl isteğim belli,
Kaptırdım sana gönlü,
Sen istersen temelli,
Hep yanımda ol yeter.