2 Ekim 2013 Çarşamba

MÜZİK HARAMMIŞ

MÜZİK HARAMMIŞ DUYDUNUZ MU?..
İsmail KARA
İlkokula yeni başlayan bir çocuk, okul dönüşünde bir akşam babasına;
            -Baba ya bizim öğretmen bir şey bilmiyor, der. Babası;
            -Olurmu oğlum öyle şey, yoksa öğretmen olamazdı. Çocuk;
            -O halde neden hep bize soruyor; bu nedir, bu nedir diye…
            Fıkrada olduğu gibi gerçekten bir şey bilmeyen öğretmenler, hatta profesörler bile var Türkiye’de… Ne yazık ki, onlar çok bildiğini sanırlar. Oysa ki bilmediğini bilmenin de bir erdem olduğundan haberleri dahi yoktur. Hiç kimse bilmediği, irdelemediği konularda ahkâm kesmemeli.
            Ben bir kurumda görev yaparken, profesör diye başkan seçtiğimiz bir adam, orada her şeyi altüst etmişti.  
            Aşağıdaki sözleri söyleyen sözüm ona profesörler, müziğin tarihçesini bile bilmezler. Müziğin tarihi çok eskidir. Yalnız bu konuda bulunan en eski yazılı eser, 3000 yıl kadar öncesine dayanır. O da, Hindistan’da bulunan dinsel içerikli Veda adlı eserdir.
            Müzik, yüzyıllarca insanları psikolojik yönden tedavide bile kullanılmıştır. Osmanlı döneminde bu maksatla Amasya’da bir tedavi merkezi de kurulmuştur.
            Gazeteci yazar Yılmaz Özdil’in makalesinde okuduğum bir bölüm;
Bir ilahiyat profesörü “kadın sesi içeren müzik, caiz değildir” dedi. Bir başka ilahiyat profesörü “çalgı aleti çalmak haramdır” dedi. Bir başka ilahiyat profesörü “müziğin dinlenmesi bile haramdır” dedi.
            Prof. Dr. Mehmet Ali Demirbaş: “Müzik ne kelime, ilâhi bile haramdır” dedi.
            Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci; “Şarkı ancak çalgı ve kadın sesi içermiyor, sözleri de dinen sakıncalı değilse dinlenebilir” dedi.
            Prof. Dr. Orhan Çoker; “Müzik için haram diyemeyiz ama helal de diyemeyiz. İçeriği İslâm’a uygun olmalıdır. Ama kadın sesi içeren müzik kesinlikle caiz değildir” dedi.  
            İşte bu satırlar, bu günkü makaleyi yazmama sebep oldu.
            Kutsal kitabımız Kur’a-nı Kerim, müzikal bir ahenk içerir ve o ahenkle okunur.
            Bugün pek çok ilâhi, müzik eşliğinde söyleniyor. Mevlid-i Şerif müzikal bir ahenkle söyleniyor. O zaman müzikli diye İlahiler dinlenmemeli, mevlit müziksiz okunmalı değil mi?
            Hem bütün dünyada “müzik ruhun gıdasıdır” denilecek, hem de sizler kendi  kafanıza göre fetva vereceksiniz. Sizin yüzünüzden insanlar bu gıdadan mahrum edilecek; müzik, şu çağda size göre yasaklanacak. Olacak şey mi?
            Şimdiye kadar müzikle ilgili çok söz söylenmiştir. Bazılarını okuyalım;
            -Müzik, gökle yer arasında bir ahenktir. (Konfiçyüs)
            -Kalpteki fazilet tohumları müzikle yeşerir. (Luther)
            -Müziği sevmeyene insan dememeli. (Goethe)
            -Müziğin olduğu yerde kötülük barınmaz. (Cervantes)
            -Müzik, ruhu günlük hayatın tozlarından temizler. (B.Auverbahch)
            -Müzik, insanların evrensel dilidir. (Longfellow)
            Kadın sesi, erkek sesi ayrı mı da ne oluyor? Bunu anlamak da zor. Bebeklik dönemimiz annelerimizin ninnileriyle geçmedi mi? Halk kültürü manileri, türküleri yok mu sayalım?
            Çalgı aleti çalmak harammış. Nerenden çıkardın bunu be mantar kafalı profesör? Haramı, helali tayin edecek mertebede misiniz? Kendinizi Allah’ın elçisi mi sandınız yoksa?
            “İnsanlar her düşündüğünü söylemeli, her söylediğini de düşünmelidir” diyor bir filozof… Ne kadar doğru söylemiş değil mi?
            Söylenecek çok şey var da, uzattıkça sinirlerim yıpranıyor.
En iyisi kısa kesmek. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder