6 Ocak 2016 Çarşamba

YORGAN (YediGün Gazetesi) Karozan, İsmail KARA

Y O R G A N
İSMAİL KARA
Bir atasözümüz vardır, herkesin bildiği;
“Ayağını yorganına göre uzat”.
Ta çocukluğumdan beri duymakta idim.
Bir meslek sahibi olup, yuvamı kurduğumda,
uygulamaya koyuldum mecburen…
Ama nafile.
Ne ettiysem, yorgan hep kısa geldi.
Oysa ki, benim boyum hiç değişmiyordu.
Ah şu piyasa denilen şey yok mu?
Ne hınzırdır bilseniz o…
Meslek hayatımın yarıdan fazlası,
memuriyette geçti.
Maaşıma gelecek zamları dört gözle beklerdim.
Fakat, o hınzır piyasa daha önce harekete geçer,
alacağımız zammın önünü keserdi.
Umutla bekleyişimiz de mum gibi sönerdi.
Memurken de, emekliyken de bu rekabet
bitmedi gitti.
İsteğime uygun giyemez, istediğimizi yiyemezdik.
Genç bir memur iken bir şiirimde demişim ki;
Memurum cebim delik,
Ayın biri zenginik,
İkisi yok metelik,
Hiç dinmez benim sızım.
Bakkal yapışır yakama,
Kasabın satırı kafama,
İnecek belki ama
Zaten sıkılıyor boğazım
Halil Soyuer üstadın şu dörtlüğü de aklımdan çıkmaz;
Hem yazlıkla, hem kışlıkla,
Gezdik perişan kılıkla,
Dünya diye yanlışlıkla
Kör bir kuyuya gelmişiz.
Yorgan diyorum da, hiç yorgancı demiyorum.
Sahi yorgancı neden böyle yapıyor?
Yorganı insanın boyuna posuna uygun yapamazlar mı?
Onu biraz kısa dikmekle ellerine geçiyor?
Neye yarıyor bu?
Bize eziyet etmekten başka…  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder